Kaybetme Korkusu
Ankara'ya yolculuk var bugün. Mesafe önemli malum, jumbo bir otobüs seçtim. Yollarda buzlanma kar gibi sorunlar olmasın diye de gündüz yolculuğunu tercih ettim. Taktım kulaklığımı monitöre, hafiften müziklerle yolu izliyorum, tek kişilik koltuktan. Yol güzel, yolculuk guzel de ufukta hüzün var. Özlem gidermeye gidecekken, henüz yola çıkmamışken kötü bir haber aldım ailemden; büyük halamı kaybetmişiz. Hastanedeydi ama düzelecek eve çıkacak diye bekliyorduk hepimiz. İnsan hazırlıklı olmayınca küçük bir şoka uğruyor açıkçası. Hayata karşı kendi imkan ve inançlarıyla direnen, kimseyi dinlemeyen, inatçı bir o kadar da tatlı bir ihtiyardı. Yaşlılığını da asla kabul etmez, yaşını 20 yıl eksik hesaplar, bıyık altından güldürürdü tüm aileyi. Kısacası hayatın zorluklarına, kafasına göre kafa tutan biriydi. O yüzden halamda ölümü hiç hesap etmemiştim. Şuan dinlediğim müzikler de peşpeşe yavaş çalınca iç çektirmeye başladı. Uzun zamandır 'buradayım' demeyen psikolojik yara kabuklarim