Kayıtlar

2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sıcak ile Savasım

 Ah şu sıcaklar... İnsanın hayatına bu kadar etki ettiğini bilmezdim. Benim dairem apartmanın en üst katında haliyle çatıdaki sıcaklığı öylece evimin içinde hissediyorum.  Son zamanlarda ülkedeki maddi hal ve hareketler sen de bilirsin ki her şeye yansıdı. Tabii klima fiyatlarını da etkiledi. Cepteki para biraz ağırlaşsın, rahata çıkalım, bir klima alalım dedik, tahmin edersin ki o gün bir türlü gelmedi.  Biz de vantilatör, soğutucu tipi şeylere yöneldik. Çevremizde marka açısından kaliteli bir vantilatör bulamayıp bir adet ''kule tipi'' soğutucu aldık. Markasıyla şekliyle beni etkiledi etkilemesine de soğutucudan ziyade ''kule tipi'' bir fön makinesine dönüştü bu alet. Büyük bir fön makinesi, kafayı sağa sola çeviriyor, etrafa üflüyor sanki. Tamam, onu da anlıyorum, içerideki havayı alıp üflüyor sonuçta. İyonizermiş, hava temizleyiciymiş onca özelliği var ama neyle soğutsun o içine aldığı havayı? Sonuç olarak kızmadım, olanla yetindim. Her zamanki gibi.

Yagmura Karsı

Ilık bir günün akşamı, evimde, kahvemle sallanan sandalyemdeyim. Usul usul sallanırken günümü gözden geçiriyorum.  Bugün dışarıdaydım. Aşırı yağmurlu bir gündü. Islanmayı hiç sevmeyen ben, özlediğim bir arkadaşımla buluşacağım için yağmura meydan okuyarak yağmurluk, şemsiye ve yağmur çizmelerimle kuşanmış, hücuma geçmiştim.  Neden hücuma geçtim? Bir düşmanlığım mı vardı? Ne yazık ki evet. Yağmuru sevmiyordum. Çünkü İstanbul'da yaşarken şemsiye kullanmak mümkün olmuyordu; dipdibe insanlar, mümkün değil demir çubuklardan herhangi birini yanından geçen birine değdirmemek. İşe gidene kadar sırılsıklam oluyordum ve gün boyu üşüyordum. Yağmuru sevmiyordum çünkü, Ankara'da çoğu zaman akşam ayazında bastırır yağmur, Ankara'da büyüyen bu çocuğu akşam karanlığında çakan şimşekler çok korkuturdu. Sevilecek neyi vardı yani bunun? Halbuki şakır şakır yağmasına rağmen bu kez beni hiç rahatsız etmedi. Havası ılıman bir ildeyim belki ondandır bilmiyorum ama yaşım ilerledikçe her şeye daha

Açılır Kapanır Kapı

Hayatımda ilk defa kalp ağrısı hissettim. Üzülsem de sinirlensem de hüngür hüngür ağlayan ben, bu sefer ağlayamadım. Sancı gibi durup durup artan bir ağrı bu. Gündelik hayatına devam ederken bir şeylerin ters gittiğini hatırlatan bir ağrı. Ben mi yaratıyorum kafamda yoksa kalbim cidden pompalama sırasında bir zorluk mu yaşıyor diye de merak etmedim değil hani. Araştırdım biraz psikoloji konulu yazılardan; bildiğin kan akışında zorlanma oluyor bu nedenle kalp de pompa işini yapmakta zorlanıyormus. Enteresan... Peki hissettiğim üzüntü neden bu sefer kanıma yansıyor, neden bu kez ağlayamıyorum?  Hala sorguluyorum; onca sene yaşanmış tartışmalardan farkı neydi bunun?  Yaş ilerledikçe affetme duygumuzu mu yitiriyoruz?  Affetmek...  Affetmenin kelime anlamı hoşgörü ile karşılamak, mazur görmek diyor Türk dil kurumu. Hoşgörümüzü mü yitirdik?  Hataları mazur mu göremiyoruz nedir asıl konu?  İnsanlara verdiğimiz değeri mi yitiriyoruz yoksa?  Bu kadar canım yanıyorsa verdiğim değerin zerre kadar

Epilepside Stres

Konumuz epilepsi ve psikolojiyse bu konuyu biraz açalım isterim. Çok önceleri normal sandığım aslında normalin oldukça dışında olan çoğu davranışımı, düşüncemi, hareketimi keşfetmemle çıktım ben bu yola.  Keşfetmekten ziyade uyarılarak farkına vardım aslında.  Anormal tavırlarımı kabullenmek istemediklerinden midir ya da küçük yaştan itibaren olduğu için bir fark görememelerinden midir bilmem; ailem seneler boyunca beni bu konu hakkında hiç uyarmadı. Evliliğimde bir şeyler ters gitmeye başlayınca nedenini arama ve çözüm üretme çabasıyla eşim anlattı bana olanı biteni. Dönüp arkama baktığımda hayatımı ne kadar etkilediğini gördüm.  Böyle devam ederse hayatımı yaşayan ben değil epilepsi olacaktı.  Bir şeyleri düzeltmeliydim.  Neyin nesidir, nedeni nedir bir araştırdım; nöroloğuma sordum, psikiyatr ile görüştüm yani kısacası kendimi tanımaya başladım.  Neyi neden yaptığımı anlamaya başladım.  Bilinçlendikçe epilepsiye karşı duruşumun daha farklı olduğunu hissettim.  Henüz dimdik duramasam