Sıcak ile Savasım

 Ah şu sıcaklar...

İnsanın hayatına bu kadar etki ettiğini bilmezdim.


Benim dairem apartmanın en üst katında haliyle çatıdaki sıcaklığı öylece evimin içinde hissediyorum. 

Son zamanlarda ülkedeki maddi hal ve hareketler sen de bilirsin ki her şeye yansıdı. Tabii klima fiyatlarını da etkiledi. Cepteki para biraz ağırlaşsın, rahata çıkalım, bir klima alalım dedik, tahmin edersin ki o gün bir türlü gelmedi. 


Biz de vantilatör, soğutucu tipi şeylere yöneldik. Çevremizde marka açısından kaliteli bir vantilatör bulamayıp bir adet ''kule tipi'' soğutucu aldık. Markasıyla şekliyle beni etkiledi etkilemesine de soğutucudan ziyade ''kule tipi'' bir fön makinesine dönüştü bu alet. Büyük bir fön makinesi, kafayı sağa sola çeviriyor, etrafa üflüyor sanki. Tamam, onu da anlıyorum, içerideki havayı alıp üflüyor sonuçta. İyonizermiş, hava temizleyiciymiş onca özelliği var ama neyle soğutsun o içine aldığı havayı? Sonuç olarak kızmadım, olanla yetindim. Her zamanki gibi...


Neyse evin içindeki 40 derece sıcak hava kendi kendine dönedursun ben işime bakayım dedim. Fakat o sıcakta iş yapmak ne mümkün? Bazı işleri eledim ben de ''bari şunu yapmayayım, hadi bunu da yapmayayım'' diyerek. Elediğim işlerden biri de yemek yapmaktı. Ve büyük bir yanlış yaparak alışveriş merkezlerindeki hazır yemeklere yöneldim. Şimdi şu sıcakta bir de gereksiz yağlar barındırıyorum vücudumda. Bu hiç olmadı, hiç...


Tabi bu gereksiz fazla kiloların sebebi aynı zamanda güneş altında kalmamak için yürüyüşten de mahrum kalmam. Ve en önemlisi sıcak sebebiyle oluşan uyku hali. Sürekli kule tipi fön makinesi önünde uyuyakalıyordum. Vücudumdaki ve göz kapaklarımdaki aşırı yorgunluğa dayanamıyordum. Bu uyku neyin nesi diye bir arastirdim. Sonuç yine sıcağa bağlandı. Yaz günlerinde uyku hormonumuz olan melatonin, dengesiz üretilebiliyormus. Vücut güneşe maruz kaldığına melatonin üretmeyi durduruyormuş. Güneşten uzaklaşıp gölgeye geldiğimizde ise hem normal retimine devam ediyor hem de güneş altında üretemediğini üretiyormuş. Ama ben bu baskıya gelemem ki! Sonuç olarak günüm erkek bir aslan gibi 'ye iç yat'a dönüşmüştü. Tabi benimki; fast food ye,serinletici şeyler iç melatoninli melatoninli yat oluyor daha çok. Sonra gelsin kilolar gelsin rahatsızlık halleri.


Bu arada aldığım kilo aslında iki kilo. Küçük yaslarda kullandığım epilepsi ilaçlarımdan dolayı bir kız çocuğunun hareketlerini, duygu durumunu etkileyecek kadar kilo almıştım. Bu yüzden o halime dönme korkumdan olsa gerek maalesef biraz takıntılıyım. Bu arada yanlış anlaşılmasın ilaçların etkisi sadece iştah açmaktı. Ve ben bir çocuk olarak yeterli ciddiyette uyarılmamaştım.


Ah sıcak, ah güneş yaktın beni... 

Bu gün itibariyle karar verdim sıcak beni yönetemeyecek, ben kendimi yöneteceğim. 

Hazır yemekler bir süreliğine uzak dursun benden. Yemek mi yapamıyorum, o zaman ev yemeği yapan esnaflardan alırım. Mısır gevreği yerim, kuruyemiş ve meyve atıştırmalıkları hazırlarım, salata yerim. Çözüm çok, yeter ki kolaya kaçma değil mi?

Bu arada benim gibi kilodan dertliysen sakın aç kalma. Bu nöbetleri tetikleyen önemli uyarıcılardan biri biliyorsun. Mutlaka bir diyetisyene ya da doktoruna danış. 


Sözün kısası sıcaksa sıcak, kendimize iyi bakarak bu savaşı atlatacağız. Ah çok sıcak deyip de kendimizi koyvermeyeceğiz. Kilo almayı geçtim bünye tembelleşiyor. Sonra gündelik işler dahi ağır gelmeye başlıyor. Vantilatörlere, soğutuculara, klimalara karşı ağzımız, yakamız, bağrımız açık boş boş bakarak ya da  bol melatoninli uykular uyuyarak geçmesin güzel günler.


Bir dahaki yazıya kadar kendine iyi bak,

Sağlıkla kal...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Epilepsi ve Psikoloji : Bipolar Bozukluk

Sizi Aurama Davet Ediyorum

Duygudurum Bozukluklarım

Geçmisten Günümüze Epilepsi

Epilepside Stres

Kendimle Bir Gün

Yagmura Karsı

Epilepsi Nedir?

Açılır Kapanır Kapı