Kayıtlar

psikoloji etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kaybetme Korkusu

Ankara'ya yolculuk var bugün. Mesafe önemli malum, jumbo bir otobüs seçtim. Yollarda buzlanma kar gibi sorunlar olmasın diye de gündüz yolculuğunu tercih ettim. Taktım kulaklığımı monitöre, hafiften müziklerle yolu izliyorum, tek kişilik koltuktan.  Yol güzel, yolculuk guzel de ufukta hüzün var. Özlem gidermeye gidecekken, henüz yola çıkmamışken kötü bir haber aldım ailemden; büyük halamı kaybetmişiz. Hastanedeydi ama düzelecek eve çıkacak diye bekliyorduk hepimiz. İnsan hazırlıklı olmayınca küçük bir şoka uğruyor açıkçası.  Hayata karşı kendi imkan ve inançlarıyla direnen, kimseyi dinlemeyen, inatçı bir o kadar da tatlı bir ihtiyardı. Yaşlılığını da asla kabul etmez, yaşını 20 yıl eksik hesaplar, bıyık altından güldürürdü tüm aileyi. Kısacası hayatın zorluklarına, kafasına göre kafa tutan biriydi. O yüzden halamda ölümü hiç hesap etmemiştim. Şuan dinlediğim müzikler de peşpeşe yavaş çalınca iç çektirmeye başladı. Uzun zamandır 'buradayım' demeyen psikolojik yara kabuklarim

Duygu Nöbetleri

Günlerden yine epilepsi... Bazen duyuyorum doktorlar ilaçlarla durdurabiliyor bu nöbetleri; altı aydır olmadı, iki senedir nöbet geçirmedim diyenler var, bizdekinin derdi ne? Bizimki de biraz ara verse olmaz mi?  Duygu nöbetlerinden birini yaşıyorum yine. Göğsünü, çamaşır sıkar gibi biri sıkıyor sanki. Ağlarken boğazınız tıkanır nefes geçmez ya o incecik yerden, işte öyle. Hüngür hüngür ağlayasım var, bir o kadar da sinirliyim.

Epilepsiyi Tanıyorum Psikolojimi Anlıyorum

İnsan büyüdükçe kendini anlamaya davranışlarını anlamlandırmaya başlar. Hayatınızda epilepsi varsa bu durum biraz karmaşık ve zordur. 1989 doğumluyum ve yedi yaşımdan beri epilepsi ile yaşıyorum. 23 sene yolunda gitmeyen bir takım psikolojik durumların olduğunu bilsemde sebebini hiç epilepsiye yormadım. Çocuklukta bir şey anlaşılmasa da insanın kendini anlamaya ve çevresine ayak uydurmaya başlaması gereken dönemlerde bir şeylerin yolunda gitmediği belli oluyor.

Sen Bu Degilsin...

İnsan kendi canını neden acıtır diye düşünürdüm. Hani kolları çizik dolu insanlar... Ölmek değil de canını acıtmaktır amacı.  İlk defa bugün canımı acıtmak istedim, aklımdan ilk geçen keskin bir alet bulmak ve etimin herhangi bir yerini yaralamak. Acı duymalıydım çünkü suçluydum. Belki açtığım yaranın izini her gördüğümde, çizerken yaşadığım acıyı hissederek bu hatayı bir daha yapmam diye düşündüm.