Açılır Kapanır Kapı
Hayatımda ilk defa kalp ağrısı hissettim.
Üzülsem de sinirlensem de hüngür hüngür ağlayan ben, bu sefer ağlayamadım.
Sancı gibi durup durup artan bir ağrı bu.
Gündelik hayatına devam ederken bir şeylerin ters gittiğini hatırlatan bir ağrı.
Ben mi yaratıyorum kafamda yoksa kalbim cidden pompalama sırasında bir zorluk mu yaşıyor diye de merak etmedim değil hani.
Araştırdım biraz psikoloji konulu yazılardan; bildiğin kan akışında zorlanma oluyor bu nedenle kalp de pompa işini yapmakta zorlanıyormus.
Enteresan...
Peki hissettiğim üzüntü neden bu sefer kanıma yansıyor, neden bu kez ağlayamıyorum?
Hala sorguluyorum; onca sene yaşanmış tartışmalardan farkı neydi bunun?
Yaş ilerledikçe affetme duygumuzu mu yitiriyoruz?
Affetmek...
Affetmenin kelime anlamı hoşgörü ile karşılamak, mazur görmek diyor Türk dil kurumu.
Hoşgörümüzü mü yitirdik?
Hataları mazur mu göremiyoruz nedir asıl konu?
İnsanlara verdiğimiz değeri mi yitiriyoruz yoksa?
Bu kadar canım yanıyorsa verdiğim değerin zerre kadar azaldığını sanmıyorum.
Bu bir şok etkisi olmalı.
Bu kadar değer verirken birden beklemediğin bir tepkiyle karşılaşmak...
Evet, açılır kapanır cam kapıya, açılacak diye hızla yürüyüp açılmayınca cama çarpmak gibi sanki.
Bu kadar değer veriyorsam, o kapıya neden açılmadın diye sormalıyım bence.
Çünkü bu kapı böyle değil, her zaman açılıp kapanır, ben mi sebep oldum buna söylemeli.
Bana hesap vermeli!
Kafamdaki sorularla kalmaktansa onun verdiği cevaba göre yol çizmek daha iyidir, öyle değil mi?
Sorular ağrıtıyor kalbimi.
Kendimce bu durumdan çıkma çabalarım ise stres yaratıyor.
Bu duygular bana yaramıyor.
Kafamda kurmaktansa "kafamı çarptığım kapıyla" yüzleşmek en iyisi.
Hak veririm ya da vermem, en azından içim huzurlu olur artık ya da ne bileyim belki bir gram aglar rahatlarım.
Çünkü bize huzur gerek.
Yorumlar
Yorum Gönder