Epilepsi Nedir?

Halk arasında sara hastalığı olarak da bilinen epilepsi,  beyindeki sinir hücrelerinde dengeli olan elektrik akımında normal dışı hareketler meydana gelmesi sonucu ortaya çıkan kısa süreli beyin fonksiyonu bozukluğudur. Epilepsi nöbetlerinin çok değişik çeşitleri mevcuttur. Kişinin nöbet anında verdiği tepkiler, geçirdiği nöbetin türüne göre farklılık gösterir. Bu sebeple kişinin nöbet anının kayıda alınması ve dikkatle takip edilmesi çok önemlidir.

1-Parsiyel Nöbetler


a.Basit parsiyel nöbetler

Hastanın bilinci tümüyle açık olur. Ancak bu kişinin nöbeti durdurabileceği veya kontrol altına alabileceği anlamına gelmez.

Basit parsiyel nöbete yol açan elektriksel aktivite, beynin küçük bir kısmından kaynaklanır. Kişinin nöbet anında yaşadıkları beynin hangi bölgesinin etkilendiğine bağlıdır.

I. Temporal lob

II. Frontal lob

III. Parietal lob

IV. Oksipital lob

Temporal Lob

Temporal lobun çok değişik fonksiyonları olduğu için buradan kaynaklanan basit parsiyel nöbetlerde çok değişik belirtiler görülebilir. Bunlar arasında ani korku hissi, daha önce olmuş bir olayı olmamış gibi veya olmamış bir olayı olmuş gibi hissetme, daha önce tanımadıklarını tanırmış gibi, tanıdıklarını tanımıyormuş gibi hissetme, hoş olmayan kokular ve tadlar, mideden yukarı doğru yükselen tarifi güç, hoş olmayan bir his olabilir. Bu belirtiler aura olarak adlandırılır. Bu bulgular bayılmadan önce veya bilinç kaybı yaşamadan önce kişiyi tedbir almak için uyaran bir belirti olarak faydalı olurlar.

Frontal Lob

Buradan kaynaklanan nöbetler, temelde hareket ile ilgili belirtiler olması nedeni ile motor nöbetler olarak adlandırılır. Başın çevrilmesi, kolun yukarı kalkması, uzuvlarda sıçrayıcı, kasılıp gevşeme şeklinde hareketler görülebilir. Bazen beynin diğer bölgelerine de yayılarak jeneralize tonik-klonik nöbete dönüşebilirler. Eğer nöbet anında kişi örneğin sola dönüyorsa, veya sol kolda kasılma, hareket oluyorsa nöbet sağ frontal lobdan, sağa dönüyorsa sol frontal lobdan kaynaklanıyor demektir. Bu lobda konuşma merkezi de bulunduğundan geçici konuşma durması ya da konuşmanın anlaşılmaz hale gelmesi de görülebilir. Bu tür nöbetlerden sonra kısa süreli güçsüzlük veya geçici felçler de görülebilir. Bu Todd paralizisi adıyla bilinmektedir.

Parietal Lob

Parietal lob vücut duyularını algılar. Beynin bu bölümünden kaynaklanan nöbetler garip hislere neden olurlar. Duysal nöbetlerde geçici uyuşukluk, ağrı hissi gibi belirtiler görülebilir.

Oksipital Lob

Bu alan görme ile ilgilidir. Görme alanının yarısını etkileyen flaş şeklinde ışıklar, değişik renkler görülebilir. Nöbet görüntülerin karşı tarafındaki beyin yarısından kaynaklanır. Görüldüğü gibi nöbet belirtilerinin çok iyi anlaşılması çok değerlidir. Hasta ve hasta yakınlarının nöbet belirtilerine dikkat etmesi ve doktoruna aktarması sonucu, nöbetin beynin hangi lobundan başladığı ve bulgular bir tarafta ise nöbetin karşı beyin yarıküresinden başladığı anlaşılabilecektir.

b.Kompleks parsiyel nöbetler

Bu tip nöbetlerde bilinç etkilenmesi olur. Nöbet esnasında bilinç kaybı her zaman kişinin yere düşmesine neden olmaz ama kişi nöbeti hatırlamaz veya geçici hafıza kusuru görülür. Bazen çok dikkat edilmezse her şeyin farkında olunduğu sanılır.

Kompleks parsiyel nöbetler, çiğneme, yalanma, yutkunma, bir şey arar gibi şaşkın bakınma gibi  otomatizmler ile beraber seyredebilir. Bazen hasta elbiselerini çekiştirebilir, etrafta dolaşabilir, dakikalar sonra hatta bazen saatler sonra kendine geldiğinde hiçbir şey hatırlamaz.

Bazen basit veya kompleks parsiyel şeklinde başlayan bir nöbet tüm beyne yayılarak tonik-klonik (sekonder jeneralize tonik-klonik) nöbete dönüşebilir.

2-Jeneralize Nöbetler

Fonksiyonel bozukluk tüm beyinde mevcuttur. En sık rastlanan tipi jeneralize tonik-klonik nöbetlerdir. Eski terminolojide "grand mal" olarak geçer ve bazı hekimler bunu halen kullanır. Halk arasında sara nöbeti denince bu nöbet şekli akla gelir. Kısaca kişi önce kaskatı kesilir ve yere düşer. Tüm vücut kaslarında kasılıp gevşemeler bunu izler. Bu dönemlerde bilinç kaybı vardır. Hasta yavaş yavaş tekrar kendine gelir. Bilinç önce kısmen düzelir, hasta şaşkın haldedir, bir süre birşey hatırlamaz, uykulu bir hali vardır. Baş ağrısı ve kas ağrılarından yakınır.

Kendine gelme süresi kişiden kişiye ve nöbetin şiddetine göre değişir. Nöbet bir veya iki dakika sürer. Nöbet beş dakikadan uzun sürerse veya kişi ilk kez nöbet geçiriyorsa hemen tıbbi yardım için acil servise başvurmak gerekir.

Bu nöbetler öncesinde herhangi bir öncü belirtinin olmayışı kişi için dezavantajdır . Çünkü nöbet öncesi tedbir alma fırsatı kalmamaktadır. Ne yazık ki böyle ön uyarısız nöbetler tehlikeli kazalara neden olabilmektedir. Bu nedenle bu tür nöbeti olan kişilerin tehlikelere karşı daha dikkatli olması gerekir.

Doktorlar tarafından bir uyarıcı işaret olmadığını söylese de pek çok hasta nöbetten saatler öncesinde kendisini iyi hissetmediğini, huzursuzluk ve ağırlık hissettiğini söylemektedir. Prodrom olarak adlandırılan bu dönemin algılanması öğrenilirse yararlı olacaktır.

a.Absans nöbetler

Jeneralize nöbetler olarak adlandırılan tüm beyine yayılan nöbetlerin bir çeşididir. Eski terminolojide küçük hastalık anlamına gelen "petit mal"  adıyla anılıyormuş. Hafif olan bu nöbetler çok sık olursa yaşamı etkileyebilir. Absans nöbetleri erişkinlerde de görülebilir ama nispeten nadirdir. Sıklıkla 6-12 yaş arasında görülür. Kızlarda daha sık rastlanır. İlaç tedavisine iyi cevap verir. Nöbet esnasında kişiyi gözlemleyenler, hayale dalmış zannedebilirler. Ancak absans nöbet sırasında kişi uyarıları algılayamaz ve çevresinden haberdar değildir, kısa süreli bilinç kaybı mevcuttur. Çocuklarda okulda öğrenmeyi ve çeşitli aktivitelere katılımı engelleyici olabilir. Cümlenin başını duyup sonunu duymayabilir ve bunun sonucunda çocukta davranış bozukluğu olduğu sanılabilir. Derin derin soluk alıp verme sırasında bu tip nöbetlerde artma görülmektedir. Bu nedenle tanı amacıyla yapılan EEG'de hastaya derin nefes alıp verdirilerek nöbet kaydedilmeye çalışılır. Nöbet sırasında EEG çekilmesi, tanının kesinleştirilmesinde en önemli anahtardır.

b.Miyoklonik nöbetler veya sıçrama nöbetleri

"Miyo" kas , "klonus" sıçrama anlamına gelir. Kaslarda kısa süreli ani kasılma ile kendisini gösterir. Bazen tüm vücudu etkiler, bazen tek veya iki kol ile sınırlı kalırken bazen baş da etkilenir. Bu sıçramaların uykuya dalarken olması fizyolojiktir, yani hastalık anlamına gelmez.

c.Tonik ve atonik ve klonik nöbetler

Tonik nöbet sırasında tüm kaslar kaskatı olur ve hasta yere düşer. Atonik nöbetlerde ise tam tersi olur, yani kasılma yerine kaslarda gevşeme olur ve kişi yere yıkılır. Ani yere yıkılmaya rağmen hızla tekrar kalkabilirler. Bu düşmeler genellikle öne doğru olur ve kişi başını yere vurabilir. Çok sık tonik ve atonik nöbetleri olanlarda başa geçirilen kask gibi özel koruyucu önlemler yararlıdır.

Klonik nöbet ise vücudun bir kısmının titremesi durumudur. Bu durum tek başına olabileceği gibi tonik nöbetle birlikte de olabilir. Tonik klonik nöbetlerde tüm kaslar kasılarak hasta yere düşer, ardından titreme atakları gerçekleşir. Ağızdan köpük gelme durumu, bu nöbetlerde yaşanır.

 Tanı

Nörolog ile ilk görüşmenizde tanının konulabilmesi için karşılaşacabileceğimiz sorulara bir göz atalım;

- Nöbetten önce neler hissettiniz? (açlık, çeşitli hisler, uyku vb.)

- Tam o sırada ne yapıyordunuz?

- Değişik belirtiler hissettiniz mi? (bulantı başdönmesi, göğüs ağrısı...) kalp hastalığı, migren, panik atak, bayılma gibi bazı hastalıkları ayırt etmek için bunlar sorulur.

- Herhangi bir ilaç veya alkol aldınız mı?

- Nöbetle ilgili herhangi bir şey hatırlıyor musunuz?

- Dil ısırma, idrar kaçırma gibi bir yakınmanız oldu mu?

- Yere düşüp herhangi bir yerinizi yaraladınız mı?

- Kaç nöbet geçirdiniz? Epilepsiyi düşündürecek diğer faktörler var mı? (kafa travması, ailede epilepsi öyküsü, daha önce nöbet geçirme vb.) 

Bu sorulara verdiğiniz yanıtlar doktorun aklındaki ''Yaşadığınız nöbetin sebebi epilepsi mi?'', ''Epilepsi ise hangi nöbet çeşidini yaşadınız?'' gibi sorulara yanıt için yardımcı olacaktır. 

Tanı, EEG çekimi ve ilgili kan tahlilleri ile kesinleştirilebilir. Gerekirse MRG ile daha detaylı analiz de yapılabilir.

EEG

EEG tetkiki, tanıya yardımcı bir yöntemdir, beynin çalışması hakkında bilgi verir. Elektroensefalografinin kısaltmasıdır. Kafa derisi üzerine yerleştirilen küçük gümüş disk elektrotlarla beyinden kaynaklanan çok küçük sinyaller cihaz tarafından kaydedilir.  Epilepside sık görülen elektriksel aktivite bozukluğunun görülebilmesini sağlar ve beynin anormal çalışan bölümünü belirler. Normal EEG, epilepsi olmadığını göstermez ve anormal EEG de her zaman epilepsi demek değildir. EEG sonuçlarının mutlaka uzman bir kişi tarafından yorumlanması gerekir.

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI, MRG)

Kişinin beyninde epilepsiye yol açan nedeni belirlemek için kullanılır. Kişi bu incelemede çember şeklinde büyük bir mıknatıs içerisine yatar vaziyette girer ve buradan elde edilen beyin görüntüleri, bilgisayar tarafından analiz edilir. Her hasta için MRG tetkiki gerekmemekle birlikte, beyinde yer alan bir hadisenin ortaya konmasında en etkili görüntüleme yöntemi olma özelliğindedir.

Kan Tetkikleri

Doktor genellikle çeşitli kan tetkikleri isteyerek hastanın genel sağlık durumunu değerlendirecek, epilepsiden sorumlu olabilecek durumları araştıracaktır.


Doktor tanı koyduğunda epilepsi; idyopatik, kriptojenik veya semptomatik olarak sınıflandırır.

İdyopatik- bilinen bir sebebi yok

Kriptojenik - sebebi var ama mevcut araştırmalarla belli değil

Semptomatik - sebebi belirlendi anlamına gelir.

Jeneralize epilepsilerin çoğunluğu idyopatiktir. Beyinde herhangi bir hasar bulunamaz. 


Tedavi

Epilepsi tedavisinde en önemli nokta nöbetleri durdurmaya yönelik olarak seçilen ilaçların düzenli ve planlı kullanımıdır. Doktorlar genellikle tek bir epilepsi ilacı ile tedaviye başlamayı tercih etmektedirler. Eğer bu ilaç nöbetleri yeterince kontrol altına alamıyorsa, o zaman ilaç değişimi yapılabilir veya ikinci bir ilaç ekleyebilir. İlaçların yan etkilerine dikkat ediniz.  En sık rastlanan yan etkiler uyku hali, baş dönmesi ve dengesizliktir. İlaca yeni başlandığında bu yan etkilerin birkaç hafta içinde kaybolması beklenir. Uzun sürmesi ve azalmaması durumunda veya alerjik deri dökülmesi gibi önemli reaksiyon durumlarında doktorunuzu aramalısınız. Eğer bünye tıbbi tedaviye dirençlilik gösterirse yani nöbetlerde azalma görülemezse cerrahi tedaviden yararlanılabilir.


Epilepsi hakkında bildiklerimiz; epilepsiye karşı gücümüz, direncimizdir. 

Güç sizinle olsun...





Kaynaklar:

bakirkoyruhsinireah.saglik.gov.tr - İstanbul Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi - Epilepsi 

www.turkepilepsi.org.tr _ Türk Epilepsi ile Savaş derneği -Epilepsi nedir?


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sıcak ile Savasım

Epilepsi ve Psikoloji : Bipolar Bozukluk

Kendimle Bir Gün

Yagmura Karsı

Duygudurum Bozukluklarım

Epilepside Stres

Sizi Aurama Davet Ediyorum

Geçmisten Günümüze Epilepsi

Kaybetme Korkusu

Açılır Kapanır Kapı